İngiltere, İsrail-Filistin çatışmasında İsrail’in yanında yer alıyor ve Tel Aviv’in “kendini savunma hakkına” sahip olduğunu vurguluyor.
İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, başkent Londra’da Filistin’e destek amacıyla düzenlenen gösterileri “nefret yürüyüşleri” olarak nitelendirdi.
Hafta sonu Londra’da düzenlenen Filistin’e destek gösterisine organizatörlere göre 100 bin, polise göre ise 70 bin kişi katıldı.
Bu hafta sonu düzenlenen ikinci gösteride 9 kişi tutuklandı.
Braverman bu yorumlarını, Orta Doğu’daki çatışmaların İngiliz şirketleri üzerindeki etkisini tartışmak üzere Başbakan Rishi Sunak liderliğinde düzenlenen Acil Durum Kabinesi Toplantısı’nın (COBRA) ardından yaptı.
Bakan Braverman burada yaptığı açıklamada, “Bana göre bu yürüyüşleri tanımlamanın tek yolu var: nefret yürüyüşleridir.” dedi.
Braverman ayrıca şunları söyledi: “Son haftalarda gördüğümüz gibi Holokost’tan bu yana yaşanan en büyük can kaybının ardından on binlerce insan sokaklara döküldü ve İsrail’i haritadan silmek için sloganlar attı.” ilan etti.
Polisin “çok sayıda kötü aktörün varlığından endişe duyduğunu” belirten Braverman, bunun kendisi de dahil olmak üzere İngiliz kamuoyunun büyük çoğunluğu tarafından son derece iğrenç bulunacağını değerlendirdi ve güvenlik güçlerine “hoşgörü yaklaşımı” sergilemeleri çağrısında bulundu. sıfır”. Yahudi karşıtlığına”.
İşçi Partisi Milletvekili Azal Khan ise İçişleri Bakanı’nın protestoları “nefret yürüyüşleri” olarak nitelendirmesinin “samimiyetsiz, tehlikeli ve herkesin sahip olduğu protesto hakkına son derece aykırı” olduğunu söyledi.
Öte yandan Bakan Braverman, hükümetin protestolara ilişkin yasaları gözden geçirdiğini vurgulayarak, “Geçen yıl protestoları önlemek için yaptığımız gibi yasaları değiştirmemiz gerekirse harekete geçmekten çekinmeyeceğim” dedi. Bu sözleriyle gösterileri yasaklayabileceğinin sinyalini verdi.
İngiltere, İsrail-Filistin çatışmasında İsrail’in yanında yer alıyor ve Tel Aviv’in “kendini savunma hakkına” sahip olduğunu vurguluyor.
Aşırı sağcı ve göçmen karşıtı açıklamalarıyla tanınan Suella Braverman, daha önce de BM Mülteciler Sözleşmesi’ni eleştirmiş ve “sadece eşcinsel veya kadın olmanın” tek başına uluslararası koruma gerekçesi olmaması gerektiğini savunmuştu.