İlişkinin erken romantik dönemindeki etkinlikleri hatırlayınİlişkilerde heyecanın azalmasının her zaman aşkın kaybolduğu ya da azalmaya başladığı anlamına gelmediğini söyleyen uzmanlar, can sıkıntısı hissinin bir ilişki sorunu olmaktan ziyade ilişkideki genel can sıkıntısının bir yansıması olabileceğine dikkat çekiyor. Günlük yaşamda rutinleri değiştirmenin ve ilişkilerde paylaşımı artırmanın önemine vurgu yapan uzman klinik psikolog Çiğdem Demirsoy, ilişkilerin olumsuz yönlerine odaklanmanın, sessiz kalmanın ve uzaklaşmanın öfke ve tatminsizlik duygularına yol açacağını, ilişkiyi olumsuz etkileyeceğini söyledi.Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastane Psikoloji Hizmetleri Genel Koordinatörü ve Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, ilişkilerin canlı tutulması konusuna değindi.İlişkilerde coşkunun kaybolması her zaman aşkın yok olduğu anlamına gelmez.Demirsoy, uzun süreli ilişkilerde canlılık ve tazeliği korumak için her çiftin işine yarayacak tek ve basit bir çözüm bulunmamakla birlikte, ilişkiye heyecan ve enerji katmak için kullanılabilecek bazı genel stratejiler olduğunu belirterek, şunları söyledi: ilişkilerde zayıflamaya başlarsa bu her zaman aşkın yok olduğu anlamına gelir.” Bu düşmeye başladığı anlamına gelmiyor. Sıkılmak ilişkiyle ilgili bir sorun olmayabilir, daha ziyade ruh halindeki genel bir can sıkıntısının yansıması olabilir. Eğer öyleyse bu durumu değiştirmenin en pratik yolu günlük yaşamın rutinlerini değiştirmek ve ilişkideki paylaşımı artırmaktır. Örneğin sürekli aynı yerde yemek yemek yerine farklı yerlerde yemek yeme gibi aktivitelerle rutininizi bozmanız faydalı olabilir. Aynı yerlere gidin ya da bir çift olarak birlikte eğlenebileceğiniz yeni bir hobiye kendinizi adayın. Bir şeyler eksik olduğunda bir köşeye çekilip buna kızmak yerine ilişkiyi geliştirecek, mutluluğu ve tatmini artıracak tavırlar benimsemelisiniz. Olumsuza odaklanmak, sessiz kalmak ve mesafe koymak öfke ve tatminsizlik duygularına yol açacak ve uzun vadede ilişkiyi daha da olumsuz etkileyecektir.”İlişkiyi geliştirmek için uygun stratejiyi belirlemeye yönelik sorular…Deneyimli klinik psikolog Çiğdem Demirsoy, ilişkiyi geliştirmek için uygun stratejiyi belirlemek için öncelikle kendinize bazı sorular sorarak başlamanız gerektiğini söyledi ve bu sorulardan bazılarını şu şekilde ifade etti: “Hayatınızda bir konuda sıkılma, eksiklik (ya da fazlalık) hissediyor musunuz? ilişki?” Bunları düşünmek için biraz zaman ayırmanız gerekiyor. Bu soruların cevaplarını bulmaya çalışın; ‘Genel olarak hayatınızdan memnun musunuz? Hayata dair genel memnuniyetsizliğiniz ilişkilerde kendinizi eksik hissetmenize neden olabilir mi? Bir ilişkiden ne bekliyorsunuz ve ilişkiniz bu beklentileri karşılıyor mu? İlişkinizde eksik olan veya size fazla gelen şeyler neler ve neyi görmek/sahip olmamak istersiniz? Partnerinizin ilişkiden beklentileri neler ve siz bu beklentileri ne ölçüde karşılayabiliyorsunuz? İlişkinizin hangi yönleri sizi sıkıntılı veya eksik hissettiriyor? İlişkinizde neler artacak, gelişecek, onu daha canlı ve tatmin edici hale getirecek? “Hangi alanlara odaklanacağınızı bilirseniz ona yönelik çözümler üretebilirsiniz.”Hayatta olumsuz bakış açısıyla hiçbir şeyden olumlu sonuç alamazsınız.Sorunun adını belirledikten sonra çözüm bulmanın kolaylaşacağını anlatan Demirsoy, şöyle devam etti: “Ulaştığınız anlayış doğrultusunda aşağıdaki çözümlerden bir veya birkaçını deneyebilirsiniz:Düşünme şeklinizi değiştirin“Bilişsel yeniden değerlendirme” dediğimiz bu strateji, olaylara ilişkin duygu ve düşüncelerinizi değiştirmek için durumu farklı açılardan yorumlamayı içerir. Bu strateji ile kusurlara odaklanmak yerine ilişkinizin/partnerinizin olumlu niteliklerine odaklanabilir ve bu özelliklerin ilişkinize ve hayatınıza nasıl katkı sağladığını düşünebilirsiniz. Şunu unutmamak gerekir ki, hayatta olumsuz bir bakış açısıyla hiçbir şeyden olumlu sonuç alınamaz ve hayır, hiçbir ilişki mükemmel değildir. Karşınızdaki insanı size yakışmayan yönleriyle olduğu gibi kabul etmek ve ilişkiyi geliştirmek için olaylara daha olumlu ve olumlu bir bakış açısı geliştirmeyi öğrenmek gerekir.Rutini değiştirBirbirinizi yeni şeyler öğrenmeye teşvik etmeli ve bu yolda birbirinizi desteklemelisiniz. Pek çok şey can sıkıntısına katkıda bulunabilir ancak ilişkilerde bunları genel olarak iki başlık altında toplayabiliriz; ‘uyarılma eksikliği’ ve ‘yenilik eksikliği’. Eşlerin bireysel olarak kendi başlarına yürüttükleri faaliyetler bile yaşam doyumunu artırarak çiftin ilişkilerine olumlu katkı sağlayacaktır. Daha da önemlisi birlikte deneyebileceğiniz yeni şeyler ilişkiyi cansızlıktan ve monotonluktan koruyacak, olumlu anılar biriktirerek eşler arasındaki bağın artmasına yardımcı olacaktır. Birlikte yeni yerleri gezmek, konsere, sinemaya ya da konferansa gitmek, birlikte yürüyüşe çıkmak ya da en sevdikleri spor etkinliğini yapmak, dans dersi, ders gibi eşlerin birlikte yapmayı kabul edebilecekleri çeşitli aktiviteler olabilir. yemek pişirme kursları vb. İlişkinin ilk romantik döneminde gerçekleştirilen etkinlikleri hatırlamak ve yeniden yaşamak, ev dışında buluşmak ve eski yerlere gitmek, yapmaktan hoşlanan şeyleri tekrarlamak, partnerler arasındaki duygu ve heyecanın artmasına ve ilişkinin canlanmasına katkıda bulunur. Bunlar kişisel tercihlere göre çeşitlendirilebilir; birbirini şaşırtacak küçük sürprizler yapmak, sevdiğiniz sanatçının konserine ya da görmek istediğiniz bir tiyatro gösterisine bilet almak ya da sevdiğiniz restorana rezervasyon yaptırmak gibi.duygusal şeffaflıkİlişkiler, partnerlerin korku, kaygı, üzüntü ve özlem gibi en derin duygularını açıkça konuşabildiği, duygusal şeffaflığın olduğu bir atmosferde gelişir. İnsan ancak tereddüt etmeden, tereddüt etmeden açılabilir; kendini dinleyen ve ifade etmedikleri ve ifade edemedikleri duyguları bile anlayanlar; Kendisini kayıtsız şartsız kabul edenlere bağlanır. Fikir veya tercih farklılıkları nedeniyle çatışmalar ortaya çıktığında, sizi eleştiren, suçlayan, sorumluluğu tamamen size yükleyen birine karşı kendinizi yakın veya açık hissedemezsiniz. Sizi anlamadığını düşündüğünüz birini anlamak ve ona yakın hissetmek sizin için zor olacaktır. Ortak sorunların ve görevlerin sorumluluğu paylaşıldığında ilişkiler gelişir ve her bir ortak kendi sorumluluğunu aldığında canlılık artar. “Bu kimin hatası?” Bakış açılarından kurtulup duyguların şeffaf bir şekilde ifade edilebileceği uzlaştırıcı bir diyalog geliştirmek gerekiyor. Aksi takdirde eleştiri, suçlama, yargılama, çözülmemiş çatışmalar ve güç mücadeleleri yaşanacak ve bunlar olumlu paylaşımın önüne geçtiğinde eşler duygusal olarak birbirlerinden uzaklaşacak ve ilişki cansız hale gelecektir.Dikkat, özen ve saygıEşlerin birbirlerine gösterdiği ilgi ve özen, nazik söz ve iltifatlar zamanla azalabilir. ‘Giydiğin sana çok yakışıyor’, ‘Çok güzelsin’, ‘Seninle olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum’ gibi sözler ilk yıllarda daha çok söyleniyor. Uzun süreli ilişkilerde zaman geçtikçe onay ve takdir sözleri azalmakta, evlilikte eşler arasındaki konuşmaların içeriği ev ve çocuklarla ilgili çözülmesi gereken konularla sınırlı kalabilmektedir. Bu da ilişkiyi cansız hale getiriyor. Uzun bir iş gezisinden dönen eşin, kucaklaşma ve şefkatli bir öpücük özlemi çekmesi, çocukların kendisini dinlememesinden ya da yokluğunda musluğun bozuk olmasından şikayet etmesi ya da kadının satın aldığı elbiseyi giyme çabası yeni kıyafetler alır, kocasının en sevdiği yemekleri pişirir, özenli bir sofra hazırlar, işten döndüğünde kocasını kapıda karşılar, görülmez, hayal kırıklığı yaşanır, hayal kırıklığı yaşanması kaçınılmazdır. Bu duygular ifade edilmediğinde, bastırılmadığında veya göz ardı edildiğinde eşler arasında giderek kopukluğa yol açar. Bir kadın ve bir erkek olarak öncelikle duygusal ihtiyaçlarımızın farkında olmalı ve ebeveynlik sorumluluklarının bu ihtiyaçlarımızı gölgelemesine izin vermemeliyiz. “Nazik sözler, iltifatlar, takdir ve teşekkür sözleri, sorun çözmek dışında hoş konularda sohbet etmek, baş başa vakit geçirmek, birlikte keyif alınacak aktivitelerde bulunmak eşler arasındaki bağlılığı, sıcak duyguları, tutkuyu ve romantizmi canlı tutacaktır.”
Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–