Brüksel, 2011 yılından bu yana okullara, sağlık hizmetlerine ve mesleki eğitim gibi eğitim programlarına verdiği desteği yaklaşık 10 milyar avroya çıkardı.
Suriye’de IŞİD’den kaçarak Şanlıurfa’ya yerleşen Abdi, “Yeni makine kullanmayı öğrendim. Kurs sonrasında bir mobilya üreticisinde çalışacağım” diyor.
Ancak Abdi’nin hedefi ve kendi fabrikasını açma hayali, tahminen 3,5 milyon Suriyelinin çoğunu “geçici koruma” kapsamında “misafir” olarak gören Türkiye için siyasi sorun teşkil ediyor.
Göçmen karşıtlığını körükleyen ekonomik krizin ortasında yapılan seçimlerde Suriyeli mülteciler önemli bir konu haline gelmişti.
Ancak çok az sayıda yetkili, birçok Suriyelinin muhtemelen kalıcı olarak kalacağını açıkça kabul ederken, Türkiye, Avrupa Birliği’nin yardımıyla, mesleki eğitim yoluyla sessizce entegrasyon programları oluşturuyor.
Şanlıurfa’nın Karaköprü İlçesi Belediye Başkanı Metin Baydilli, “İşgal, yerel halk ile Suriyeliler arasındaki uyumun sağlanmasında kilit rol oynuyor.”
Türkler ile Suriyeliler arasındaki şiddet olayları son yıllarda ciddi oranda arttı. Bu ortam nedeniyle daha fazla Suriyelinin Avrupa’ya gitmeye çalışacağından endişe duyan Avrupa Birliği, mali desteklerini artırdı.
AB ve Türkiye arasında 2016 yılında imzalanan tarihi anlaşma uyarınca Brüksel, okullara, sağlık ve Abdi’nin mobilya yapımı kursu gibi eğitim programlarına verdiği desteği 2011 yılından bu yana yaklaşık 10 milyar avroya çıkardı.
Avrupa Birliği’nin Türkiye Büyükelçisi Nikolaus Meyer-Landrut, “‘Entegrasyon’ sözcüğü Türk yetkililer tarafından kullanılmıyor. Ancak gerçekte, siyasi nedenlerle geri dönüş umutları canlı tutulsa bile, entegrasyon için çok şey yapılıyor.” dedi. Geçtiğimiz ay Şanlıurfa’ya yaptığı konuşma ziyareti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Suriye gibi yerlerdeki zorluklardan kaçan milyonlarca insana ev sahipliği yapmasından gurur duyuyor. Ancak anketler Türklerin büyük çoğunluğunun Suriyelilerin geri dönmesini tercih ettiğini gösteriyor.
Mayıs ayında yapılacak seçimler öncesinde Erdoğan, Türkiye’den gelen göçmenler için Suriye’nin kuzeyinde yüz binlerce ev inşa etme planlarını duyurdu.
AB27’nin mülteci ve göçmenlerle nasıl başa çıkılacağı konusunda bölünmüş olduğu bir ortamda, Türkiye’nin mali destek karşılığında Suriyelilere ev sahipliği yapma konusundaki istekliliğinin devam etmesi Brüksel için özellikle önemlidir.
Şanlıurfa’nın tarıma dayalı ekonomisi yeni gelenlerle baş etmekte zorlanıyor. Yerel işsizlik oranı %15’tir ve resmi ulusal ortalama olan %9,2’nin oldukça üzerindedir.
İşgücü sıkıntısı çeken tekstil sektörünün lokomotifi haline gelen Suriyelilerin bulunduğu yakındaki sanayi kenti Gaziantep’te ise durum çok farklı.
Yetkililere göre Şanlıurfa’da sadece 17 bin 557 Suriyeli kayıtlı iş sahibi. Geriye kalanlar yasa dışı olarak ve çoğunlukla düşük ücretlerle çalışıyor, bu da yerel işgücü piyasasını olumsuz etkiliyor.
Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın 2021 raporu, Türkiye’deki Suriyelilerin yüzde 48’inin kaçak çalıştığını, yüzde 41’inin ise eksik maaş aldığını gösterdi.
AB tarafından desteklenen ek sınıflar
Şu anda 800.000 Suriyeli çocuğun eğitim gördüğü Türk devlet okullarında durum daha iyi.
11 yaşındaki Bünyamin Abdullah, AB fonlarıyla desteklenen özel bir sınıfta Türkçe öğreniyor. Abdullah, “Annem Türkçe konuşmuyor. Alışverişe gittiğinde ona yardım ediyorum” diyor.
Avrupa’nın desteğiyle açılan ek sınıflar, Suriyeli çocukları okulların kalabalıklığından sorumlu tutan velilerin öfkesini dindiriyor.
Ancak Şanlıurfa sokaklarında Suriyeliler ile şehrin Türk, Kürt ve Arap sakinleri arasında görünmez sınır çizgileri var.
Araba satıcısı Mustafa Aslan, “Rakka veya Şam diye mahalleler var. Yeğenimin okulundaki 27 öğrenciden sadece üçü Türk, diğerleri Suriyeli” dedi. “Kültürleri bizimkinden çok farklı. Onları burada istemiyoruz.”