Sıcaklığın yüksek seviyelerde olduğu bu günlerde, özellikle akşam saatlerinde artan nemle birlikte hava bunaltıcı hale geliyor ve uyku kalitesini ve kalitesini bozabiliyor. Uyku ve ısı arasındaki ilişkiyi değerlendiren Prof. Dr. Akkoyunlu, insanlarda normalde 36,5-37 santigrat derece olan vücut sıcaklığının, metabolizmanın yavaşlaması nedeniyle uyku sırasında yarım santigrat derece düştüğünü anlattı.
Profesör. “Uyuyanların üzerine kar yağar” atasözünü hatırlatan Muhammed Emin Akkoyunlu, uyku sırasında soğuğa karşı duyarlılığın arttığını belirterek, motivasyon ve uyku derinliğinin sıcaklıkla değil, vücut sıcaklığının kısmen azalması ve aynı derecede düşük ortam sıcaklığıyla arttığını belirtti. sıcaklık.
İdeal uyku için serin bir oda ve kalın bir battaniye önerdiklerini belirten Akkoyunlu, şöyle konuştu:
“Yaz aylarında yüksek sıcaklık artarak 38-39 dereceye ulaşıyor, bu da uyku ritminin bozulmasına neden oluyor. Uykuya dalmada, uykuyu sürdürmede ve uykunun derinliğinde sorunlar ortaya çıkıyor. Terlemeyle oluşan rahatsızlık hissi Uykunun hem başlamasında hem de devamında ciddi sorunlara neden olur. Ancak ateşle birlikte özellikle bu baş ağrısının yol açtığı kan damarlarının genişlemesi, kişinin dinlenmesini engelleyen bir uyku ritmi ve kalitesinin düşmesi nedeniyle şiddetli baş ağrıları ortaya çıkar. Uyku derinliği Bunları bir araya getirdiğimizde sıcaklıkla birlikte uyku ritminde de ciddi bir bozulma görüyoruz.
Sinirlilik, yorgunluk, bitkinlik ve tahammülsüzlük hissedilir
Profesör. Akkoyunlu, bu dönemde uykusuz kalındığında hava sıcaklığının etkisiyle sinirlilik, gün içinde performans düşüklüğü, halsizlik, yorgunluk, ısıya dayanıksızlık gibi durumların da ortaya çıktığını söyledi.
Burada en önemli konulardan birinin nem faktörünün olduğunu vurgulayan Akkoyunlu, şu bilgileri verdi:
“Aşırı bağıl nem, sıcaklığı çok daha fazla hissetmenize neden olur. Eğer kuru bir iklimdeyseniz, gölgede olduğunuzda sıcaklığı çok daha az hissedersiniz. Ancak artan bağıl nem, yani ısınan su buharı aynı sıcaklığı hissetmenize neden olur. Bu nedenle nem arttığında, “Gölgede hissedilen sıcaklık çok daha fazla oluyor ve dolayısıyla uyku sırasındaki rahatsızlık da artıyor”.
Nem ile oksijen oranının ters orantılı olduğuna dikkat çeken Akkoyunlu, şöyle konuştu: “Nem arttığında oksijen oranı azalıyor ve yeterince nefes alamama hissi ortaya çıkabiliyor. Nem ve sıcaklık birlikte çalışıyor. Hava sıcaklığı da nemi dolayısıyla ciddi oranda artırıyor. Uyku kalitesini etkiler Bir başka deyişle uykunun düşmanı diyebiliriz.
“KLİMA FANI DOĞRU AYARLANMALI, AYAR ÇOK DÜŞÜK VEYA ÇOK HIZLI ARTIRILMAMALI”
Akkoyunlu, sıcaklık ve nemin yüksek olduğu durumlarda yapılması gerekenler konusunda şu ipuçlarını verdi:
“Bu dönemlerde çok fazla egzersiz yapmamanızı öneriyoruz. Bol sıvı tüketmenizi ve mümkünse serinleme tedbirleri almanızı öneriyoruz. Klimayı açmanızı ancak tam önünde durmamanızı öneriyoruz. Çünkü klimanın darbeleri klimanın çarpmasına neden olabilir. hastalık bulaşıcı hastalıklar ve kas ağrıları. Bu nedenle mümkün olduğu kadar ortamın soğutulması ciddi bir rahatlama unsuru olabilir.
İnsan yaşamı için ideal ortam sıcaklığı 23 derecedir. Kaliteli uyku için bunun sağlanması çok önemlidir. Pencerenin önünde bile durmamalısın. Çünkü rüzgar, geldiği vücut kısmının ısısını azaltır ancak genel bir rahatlama sağlamaz. Hem klimanın hem de rüzgarın bölgesel etkisine bağlı olarak bu süreçlerde o bölgedeki kas ağrılarını, hassasiyetin bozulmasını ve örneğin yüze temas halinde yüz felcini çok daha sık görüyoruz. Bu nedenle klima fanını tavana doğru yönlendirmenizi ve çok hızlı indirip kaldırmamanızı öneririz.” (AA)